Editör'den

 Yola Çıkarken…

Bir dergi çıkarmak her zaman finansal ve insani bir zorluktur, ancak aynı zamanda entelektüel bir maceradır. Zorlu bir yola çıkıyoruz, çünkü Türkiye ve evrensel entelektüel dünyasında dergilere gereksinim olduğuna ve alışılmış, kolaycı yöntemlere boyun eğmeden bilimsel analiz alanında geniş bir kitlenin ilgisini çekmenin mümkün olduğuna inanıyoruz. Türlü zorluklar ve risklerle dolu bu yolculuğun başat gerekçesi; çağdaş dünyadaki değişimleri, yeni akademik oluşumları ve bunların dünya düzenindeki değişimlerle ilişkisini irdelemenin, sosyal ve insani bilim araştırmalarında bir öncelik haline geldiğine inanmamızdır. Kamuoyunun beklentileri ile derinlemesine araştırma arasındaki karşılaşmadan bir dinamiğin ortaya çıkması umulmakta ve SOBED bu dinamiğin bir vektörü olmayı amaçlamaktadır. Sosyal ve insani bilimler alanlarındaki kuramsal ve yöntembilimsel çalışmalara yeni bir pencere açmak amacında olan SOBED, minik bir toprak parçası üzerinde kurulu ülkenin akademik kimlik ve varlığının küresel bir bakış ve anlayış içinde varoluşunun bir kanıtı iddiasında olacaktır. Dergi, farklı geçmişlere ve kökenlere; ırak ya da yakın kuram ve yöntemlere sahip sosyal ve insani bilimler alanlarındaki araştırmacılar arasında gerçek bir entelektüel yüzleşmenin gerçekleşebileceği bir yer olmayı hedeflemektedir. Yayınlamak istediğimiz araştırmalarda düşüncenin özgür ama bilimsel ölçütlerle kurgulanmış; özgün ama yöntembilimsel ilke ve tutumlarla oluşturulmuş gayret ve çabalarını öncüleyeceğiz. “Yayınla ya da yok ol” ifadesinin kökeni, akademide kullandığımız pek çok ifade gibi belirsizdir; akademik bağlamda ilk kez 1942 yılında yayınlanan The Academic Man: A Study in the Sociology of a Profession adlı kitapta geçtiği ileri sürülür. İfadenin tehditkâr çağrışımı, dünyanın dört bir yanındaki biz akademisyenlerin araştırma makaleleri yayınlama konusunda maruz kaldığımız kaosu yansıtmaktadır. Özellikle Türkiye’de (ve adamızda da) son yıllarda yoğunlaşan “akademik yükseltilme kritelerinin” yayın talebiyle doğrudan bağdaştırılması, dergicilik-yayıncılık alanlarında da olumsuz görüntüler yaratmaktadır. Akademik dergiler özellikle yapay zekânın giderek “gelişmesi” ve yaygınlaşmasına koşut olarak intihalde artışın, “asgari yayınlanabilir birim” oluşturan parçaların üretilmesiyle oluşan “salam/dilimleme yayıncılığı”nın, yağmacı dergi (Beall / Predatory) listelerinin kabarması ve diğer istenmeyen sonuçların yanı sıra yazarlık kriterlerini tam olarak karşılamayan yazarların makalelere dahil edilmesiyle kuşkulu bakışları giderek artan biçimde üzerlerinde toplamaktadır. Dünyadaki akademik dergilerin sayısındaki önemli artışa rağmen, Türk araştırmacılar için bazen %90'ın üzerinde ret oranlarına sahip prestijli dergilerde yayın yapmak giderek zorlaşmaktadır. Eğitim, sosyal ve insani bilimler alanında çalışanlar için bu zorluk daha da büyüktür, çünkü bilgi alanlarına göre sayı, atıf ve seçeneklerde önemli farklılıklar vardır. Ders yükleri, fakülte/bölüm formaliteleri olan, kurum dışı hizmetlerde de görevlendirilen akademisyenler, bu alanlarda araştırma makaleleri üretmekte zorlanmakta, bin bir zorluklarla üretilen makaleler de genellikle dergilerin çatlaklarından düşmekte veya editörlük ve hakemlik süreçlerinin “bataklığına” takılmaktadır. Yaklaşık 30 yıldan beri içinde olduğumuz akademik-sanatsal-kültürel dergi editörlük süreçlerinde sistematik baskı ve yönlendirmelere karşı durmaya gayret ederek adetâ akademisyenler için “hayatta kalma” konumuna getirilen yayın gerçekleştirme süreçlerinde adil, bilimsellikten yana ve özellikle genç akademisyenlere hatta akademisyen adaylarına meydan yaratmak için gayret sarf ettik. Bilimsel dergilerin editoryal süreci karmaşıktır ancak bilimsel bilginin yayılması için gereklidir de. Sürecin kalitesi, yayınlanan makalelerin kalitesini sağlamak için gerekli sorumluluk, deneyim ve bilgiye sahip olması gereken yazarlara, editörlere ve hakemlere bağlıdır. Yılda iki sayı olarak yola çıktığımız dergimiz SOBED’deki editörlük misyonumuz; yazarların sıkı çalışmalarını yayın yoluyla aktarmak için sunabilecekleri en iyi ürünü ortaya çıkarmak ve böylece makalenin bilimsel ve akademik kalitesinden ve itibarından sorumlu olmaktır. Gelecekte verimli, yetkin sonuçlara ulaşmak amacıyla bilimin ve bilim etiğinin ilkeleri ışığında birlikte yürüyeceğimiz değerli akademisyenlere, araştırmacı ve yazarlara içten davetimizi sunarız. Saygılarımla. Metin Karadağ Girne, Ocak - 2025

From Editor

On the Road Starting a journal is always a financial and human challenge, but it is also an intellectual adventure. We are embarking on a challenging journey because we believe that there is a need for journals in the Turkish and global intellectual world, and that it is possible to attract a wide audience in the field of scientific analysis without succumbing to conventional, simplistic methods. The main justification for this journey full of challenges and risks is that we believe that analyzing the changes in the contemporary world, new academic formations and their relationship with the changes in the world order has become a priority in social and humanities research. It is hoped that a dynamic will emerge from the encounter between public expectations and in-depth research, and SOBED aims to be a vector of this dynamic. SOBED aims to open a new window to theoretical and methodological studies in the fields of social sciences and humanities, and will claim to be a proof of the existence of the academic identity and presence of the country established on a tiny piece of land within a global perspective and understanding. The journal aims to be a place where a real intellectual confrontation can take place between researchers in the fields of social and human sciences with different backgrounds and origins, divergent or close theories and methods. In the research we want to publish, we will pioneer the efforts and endeavors of thought that are free but constructed with scientific criteria; original but formed with methodological principles and attitudes. The origin of the expression “publish or perish”, like many of the expressions we use in academia, is ambiguous; it was first published in the academic context in 1942 as The Academic Man: A Study in the Sociology of a Profession, published in 1942. The threatening connotation of the phrase reflects the chaos we academics around the world face in publishing research papers. The direct linking of “academic promotion criteria” with the demand for publication, which has intensified in recent years, especially in Turkey (and on our island), also creates negative images in the journal-publishing fields. Academic journals are increasingly attracting suspicious eyes, especially due to the increase in plagiarism in parallel with the increasing “development” and spread of artificial intelligence, the “salami/slicing publishing” that occurs with the production of parts that constitute the “minimum publishable unit”, the swelling of predatory journal (Beall / Predatory) lists and the inclusion of authors who do not fully meet the authorship criteria, among other undesirable consequences. Despite the significant increase in the number of academic journals around the world, it is becoming increasingly difficult for Turkish researchers to publish in prestigious journals, sometimes with rejection rates of over 90%. For those working in education, social sciences and humanities, the challenge is even greater, as there are significant differences in numbers, citations and options across knowledge areas. Academics, who have course loads, faculty/departmental formalities, and are also assigned to external services, find it difficult to produce research articles in these fields, and the articles produced with great difficulty often fall through the cracks of journals or get stuck in the “swamp” of editorial and refereeing processes. In the editorial processes of academic-artistic-cultural journals, in which we have been involved for nearly 30 years, we have endeavored to stand against systematic pressures and directives, and we have endeavored to create a fair, pro-scientific and especially a space for young academics and even prospective academics in the publication realization processes, which have become a “survival” for academics. The editorial process of scientific journals is complex, but it is also necessary for the dissemination of scientific knowledge. The quality of the process depends on the authors, editors and referees who must have the necessary responsibility, experience and knowledge to ensure the quality of published articles. Our mission as editors of SOBED, our biannual journal, is to bring out the best product that authors can present to convey their hard work through publication and thus be responsible for the scientific and academic quality and reputation of the article. We extend our sincere invitation to valuable academicians, researchers and authors with whom we will walk together in the light of the principles of science and scientific ethics in order to achieve efficient and competent results in the future.

Best regards.

Metin Karadağ Kyrenia- January - 2025


Read 2 times.